Metroda Hemingway’in İhtiyar Adam ve Deniz kitabını okuyordum: “Körfez akıntısındaki kayıkta yalnız başına balık avlayan ihtiyar bir adamdı…” O sırada saçı sakalına karışmış yaşlı bir evsiz, yüksek sesle bağırıp çağırmaya başladı. Ne dediği anlaşılmıyordu. Yanındakiler kalkarak ondan uzaklaştılar. Ben de metro diğer istasyona gelir gelmez başka bir vagona kaçacaktım.
Birden içeri küçük el arabasıyla bir satıcı girdi. Evsize bir sandviç ve bir kaç muz verdi. Aç olmalıydı ki bunları alınca hemen yemeye başladı ve sesi kesildi. El arabalı adam bana doğru yaklaştığında onun sıradan bir satıcı olmadığını anladım. Evsizlere yardım amacıyla gönüllü olarak arabasında taşıdığı yiyeceklerden satıyordu. Yolculardan bazıları bir kaç dolar vererek bağışta bulundular. Ortalık sessizleştiği için vagonu terketmekten vazgeçip kitabımı kaldığım yerden okumaya devam ettim: “ve seksendört günü hiç bir balık tutamadan geçmişti…” (NY)