Yaşlı bir çınar ağacının gölgelediği bir köy kahvesinin bahçesinde oturmak istiyorum şu an. Çay kaşığının bardağa çarparken çıkardığı ses önümden geçen koyun sürüsünün çanlarına karışıyor. Uzaktan bir karga uçuyor gaklayarak. Ezan okunuyor minarenin detone hopörlöründen. Yan masamda oturan iki ihtiyar kalkıp camiye doğru gidiyor ağır ağır. Uzaktan bir köpek havlaması duyuluyor. Hafiften esen rüzgar burnuma samanla karışık gübre kokusu getiriyor. Sallana sallana bir yaprak düşerken yere, kahveci geliyor. “Tazele” diyorum, “ama açık olsun bu sefer”… (NY)